Öğretmenler
güneş gibilerdir. Güneş gibi toplumu aydınlatırlar. Heykeltıraş mermere nasıl
şekil veriyorsa, onu oluşturuyorsa öğretmenler de çocuklara şekil verir ve
onları oluşturur.
Öğretmenler
çocuğa kendi bilgilerini anlatarak, onlara eğitim vererek onlara şekil vermiş
olurlar. Onlar sabırla ve azimle öğrencilerini gelecek için hazırlarlar. Bir
ayna misali öğrenciler öğretmenlerinden ne görürlerse onu yaparlar.
Çocukların
kendi hayal güçleri ile hareket edebilmeleri için onları biraz olsun serbest
bırakmak gerekir. Örneğin, bir öğretmen öğrenciye hep kendi istediğini
yaptırıyorsa, onun kendi istediğini yapmasına izin vermiyorsa bir süre sonra o
çocuk kendi hayal gücünü kullanmayı, faaliyet yapmayı ve daha birçok şeyi kullanamaz
hâle gelir. Bu durumda o çocuk artık paslanmış hâle gelir. Bunun nedeni ise
öğretmeninin ona kendi hayal gücünü kullanma konusunda engel olmasıdır.
Bir diğer
öğretmen ise onu kendi hayal gücüne, yeteneğine güvenerek serbest bırakıp istediğini
yapmasını sağlarsa çocuk daima işler ve pas tutmaz. Ne demişler? ‘’İşleyen
demir pas tutmaz.’’ Bu durumda heykeltıraş öğretmenin bilgisi, mermer öğrenci
ve usta da öğretmen konumuna girer. Bu cümleyi daha açık hale getirecek olursak
öğretmenler kendi bilgilerini öğrencilerine öğretir ve öğrenciler bu bilgileri
tam olarak anlamak için çalışırlar, okurlar ve en sonunda onlar da birer usta hâline
gelirler.
Öğrencilerin
usta hâline gelmesinde en büyük etken öğretmenlerdir. Bu bilgiler nesilden
nesile aktarıldıkça usta sayısı artacak ve yeni ustalar yetişecektir. Başöğretmen
Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle ‘’Gelecek gençlerin, gençler ise
öğretmenlerin eseridir.’’
Asel ALTINIŞIK
7/C