24 Kasım 2023 Cuma

İNSAN VE ZAMAN


İnsan, aklı ve düşünme yeteneği olan dünya üzerindeki en gelişmiş canlıdır aslında. Peki ya zaman? Zaman ise bir işin bir durum içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre kısaca vakit demektir. İnsan ve zaman aynı küme içerisinde bulunan iki kavramdır bence ve pek de ehemmiyetli bir kümedir bu. Aslında insan ve zaman arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlüdür. İnsanlar zamanı algılar zamanın farkında olur ve yapacağı işleri zamana göre tasarlarlar.

İnsanların yaşam süreleri sınırlı olduğundan zamanı ölçerler ve zamanı planlama, geçmişi hatırlama, anı yaşama ve geleceği hayal etme gibi faaliyetlerde kullanırlar. Çoğu insan zamanını sadece öldürmek yani zamanını sadece geçirmek için kullanır. Özellikte günümüzde teknolojinin de hızla gelişmesiyle birlikte zamanın nasıl geçirileceği hususunda birçok seçenek bulunmaktadır. Ancak bu seçenekler arasında doğru tercihleri yapmak oldukça önemlidir. Zamanı boşa harcamak gelecekte pişman duyacağımız anlara mal olabilir.

Örneğin benim düşünceme göre son dönemlerde hele ki biz gençler için anı yaşamak diye bir şey kalmadı. Misalen bir şahsın doğum günü partisi ve o doğum gününde pastanın kesilmesinden doğum gününün bitişine kadar fotoğraf çekmek için kameralar, telefonlar, fotoğraf makineleri insanlarının elinden düşmüyor. Hâlbuki herkes elinden telefonunu bıraksa o günün, o anın tadını çıkarabilecek. Yani anı yaşamak daha çok teknolojinin olmadığı zamanlarda varmış.

Zamanın önemini anlamak için, onun kıymetini bilmek gerekir. Her gün yalnızca 24 saat kullanma imkânına sahibiz ve bu süre dikkatli bir şekilde planlanmalıdır.

Aynı zamanda, zamanı sevdiklerimizle ve hobilerimizle geçirmek de çok önemlidir. Zamanı sevdiklerimizle paylaşmak ilişkilerimizi güçlendirir ve anılarımızı değerli kılar. Hobiler ve tutkular ise bize keyif verir, stresi azaltır ve yaratıcılığımızı besler. Yani zamanı sadece geçirmek yerine farklı aktiviteler yaparak zamanımızı daha iyi ve değerli kılarız. Zamanı sadece geçirmek için boş boş eylemlerde bulunan insanlarsa zamanı en çok israf eden insanlardır. Hatta Charles Darwin bunun ile ilgili “Bir saatini bile boşa harcamaya cesaret eden insan, yaşamın değerini henüz keşfetmemiş demektir.” demiştir.

Özetle zaman aslında hayatımızın en değerli varlığıdır. Onunla doğru bir şekilde ilişki kurabilmek ve kullanabilmek, bize daha mutlu, daha rahatlamış ve daha başarılı bir yaşam sunacaktır. Zamanı boşa harcamak yerine kişisel gelişime, aktivitelere, hobilere, değerli anlara ve ilişkilere odaklanarak zamanımızı daha verimli bir şekilde kullanmalıyız. Unutmayalım ki vakit nakittir.


Ferit Eymen ARDIÇ

8/D

     


     

  


22 Kasım 2023 Çarşamba

ÖĞRETMEN

İnsanlar, sosyal varlıklardır. Yaşamaları için para kazanmalı, para kazanmaları için ise iş sahibi olmalılardır. İş sahibi olabilmesi için ise insanların sosyal ilişkiler kurabilmesi, sorumluluk sahibi, nitelikli vb. Özellikler lazımdır. Peki bunları kimden öğrenecekler

Öğretmen, insanı eğiten, sorumluluk sahibi yapan, hayata hazırlayan kişilerdir. Maalesef ülkemizde öğretmelerin değeri bilinmiyor. Öğretmenlere darp, hakaret, saygısızlık gibi birçok şey yapılmaktadır. Bu olaylar maalesef ülkemizde son zamanlarda fazla şekilde artmaktadır. Oysaki öğretmenlerimiz elmastan daha değerlidir.

Öğretmelerimiz üzerine birçok sözümüz vardır. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk “Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır.” demiştir. Nikos Kazancakis “İyi bir öğretmen, şundan daha iyi bir armağan istemez: Kendinden üstün öğrencisi olması.” demiştir. Victor Huga ise “Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez. Bunlar, öğretmen ve annedir.” demiştir. Buna benzer birçok söz vardır.

Özetlemek gerekirse birçok ünlü kişi öğretmenlerin değerini bilmektedir. Peki bizim ne farkımız var ki öğretmenlerin değerini bilmeyelim?

Çınar ALBAYRAK

8/C


SAYGI

Saygı kelimesinin anlamı sözlükte “bizden büyüklere incelik gösterme ve çekinme duygusu” şeklinde verilmiştir. Ama bana kalırsa saygı, bir yaşam duvarı, sevgi ve hayattır.

Bizler çok iyi biliyoruz ki çevremizde farklı müzik ve sanat anlayışına sahip, farklı damak tatlarına ve farklı spor dallarına ilgi duyan ve daha birçok konuda farklı görüşlere sahip insanlar var. Bunlar bizim yaşamımızı, hayatımızı ve sevgi duygumuzu oluşturan kavramlar. Fakat bazen bizler farkında olmadan herkesin kendimiz gibi düşünmesini bekleyip onların sevdiği şeyleri pervasızca yargılayabiliyoruz. Mesala “Iy, cidden bunları mı dinliyorsun?” ve “Midesiz misin, ekşiyi nasıl sevebiliyorsun?” gibi cümleler kurup karşımızdakinin kalbini kırmış, saygı çerçevesinden atmış oluruz kendimizi. Biz düşünmeden bu şekilde konuşup karşımızdakinden sevdiğimiz konulara saygı göstermesini bekleriz.

Hayatımız boyunca bizlere büyüklerimize, önemli kişilere ve büyük bir mesleğe sahip olanlara saygı göstermemiz öğretildi. Ama unutulan bir şey var ki küçükler büyüklerden ne işitir, ne görürse onu yapmakta ısrar ederler. Bizler küçüklerimize kaba ve pervasızca konuşup davranırsak “O daha küçük, ne anlar?” gibi düşüncelere kapılıp sevdiği ve ilgi duyduğu alanlara saygı göstermezsek onlar bize büyüdüklerinde ne saygı gösterirler ne de sevgi.

Uzun lafın kısası, bizler unutmamalıyız ki saygı sadece büyüklerimizin yanında usturuplu durup doğru konuşmak, insanların ilgi duyduğu şeyleri övmek değil; yaşı, makamı, mesleği veya görüntüsü nasıl olursa olsun ilk önce o kişiyi sevmektir. Yani saygının temeli sadece davranışlar ve güzel sözler değil, sevgidir bence.

Ecrin KABASAKAL

8/C