4 Aralık 2021 Cumartesi

SOĞUK ŞEHİR

     
        Almanya Immenstadt'tayız. Burası Avrupa değil de sanki Kutuplar. Havaalanından çıktığımda göz gözü görmüyordu. Her taraf sisti. Teyzemle birlikte trene bindik. Orada otobüs yerine trene biniliyor. Otobüsler de var ama halk treni tercih ediyor. İki katlı ve oyun parklı trenler de var bu şehirde. 

        Almanya çevreye önem veren bir ülke. Teyzemle yolda yürürken teyzem bir pet şişe gördü, yerden aldı, çantasından bir poşet çıkardı ve şişeyi poşete koydu. Teyzeme bunun nedenini sorduğumda ''Yerdeki şişeleri bir geri dönüşüm fabrikasına verirsen para alıyorsun.'' dedi. Şaşırdım ve önüme  döndüm. 

        Bir de çöp diye bir şey var. İnsanlar kullanmadıkları eşyaları bir odaya bırakıyor. Bu odaya çöp diyorlar. Teyzemle oraya gittiğimizde odada kocaman bir kitaplık, içinde de bir sürü kitap vardı. Hatta o kadar çok kitap vardı ki oradaki bir masanın üzerinde kitap doluydu. Sadece kitaplar yoktu; bisikletler, oyuncaklar, tabaklar, saksılar ve biraz eskimiş koltuklar vardı. Hepsi sapasağlamdı ama ikinci eldi. Oradaki insanlar ihtiyacı olduğu zaman buradan eşya almaktan çekinmiyordu. Biz oraya kullanılmayan bir eşyayı bırakmaya gitmiştik.

        Her yola çıktığımızda iğrenç bir koku geliyor bu şehirde. Teyzeme bu kokunun kaynağını sorduğumda şu cevabı aldım: ''İnek dışkısı yol kenarlarındaki çimenlere gübre olsun diye su ile karıştırılıp dökülüyor.''

        Gelelim eğitim şekline. Okula sivil gidiyorlar öğrenciler. Pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri ödev yok. Cuma günü ise okul daha kısa ve ödev var.

        Almanlar sporu çok seviyorlar. Neredeyse herkesin bir arabası var ama her yere bisiklet ya da yürüyerek gidiyorlar. Almanya'da kalırken ben de kar ve su kayağı yapmayı öğrendim. Su kayağı yapmaya giderken her tarafta ellerinde çubuklarla yürüyüş yapan insanlar görüyordum. Bir keresinde biz de bir dağ yürüyüşüne gitmiştik. Dağın en tepesine kadar yürümüştük. Dağın tepesinden böğürtlen ve yaban mersini toplamıştık. Çok yorulmuştum. Teyzemin arkadaşı sırtında ağır bir çanta takmıştı ve çantanın üzerine de küçük kızını oturtmuştu. Kadına çok şaşırmıştım.

        Almanların bir törenine denk gelmiştim bir defasında. Çiftçiler ineklerini çanlar ve çiçeklerle süsleyip halka gösteriyordu. Halk da en güzel ineği seçiyordu. İnek sahipleri ve seyirciler geleneksel kıyafetler giyiyordu.

        Son olarak Almanya'da camiler yerine kiliseler, ezanlar yerine çanlar var. Daha çok şey var anlatacak ama ben burada bitiriyorum. Herkese iyi günler dilerim.


Serra KAZANCIOĞLU

İsmetpaşa Ortaokulu 6/D Sınıfı Öğrencisi

28 Kasım 2021 Pazar

SAVAŞ

        Takvimler 4 Ekim 1853 tarihini gösteriyordu. Yoldan komşularımız geçiyordu. Bize bir savaş olduğunu söylediler. Sanırım bir savaş gerçekleşiyordu. Adı Kırım Savaşı olmalıydı. 

        Ben çok üzüldüm ve bu sesleri duyunca hop oturup hop kalktım. Odama gittim ve salonda annem, babam, ağabeyim sessizce bir şeyler konuşuyordu. Ben de onların konuşmasına kulak misafiri olmuştum. Annem, konuşmaları bitince yanıma geldi ve bana ”Nisacığım, hadi anneannene gidelim istersen?“ dedi. Ben de annemin teklifini kabul ettim ve anneannemlere doğru yola çıktık. 

       Yolculuk esnasında ben hâlâ çok üzgündüm. Ben de gidip o savaşa katılmalıydım. Düşman askeri millet olarak birlik içinde olduğumuzu görüp bu savaşta yenik düşecekti.


Nisa YANIK

İsmetpaşa Ortaokulu 5/G Sınıf Öğrencisi 

BİRLİK

        Ben on yaşlarımdayken tarih kitapları okumaya bayılan bir çocuktum. Derslerim de iyiydi ve arkadaşlarım tarafından sevilen bir öğrenciydim. Onlara elimden geldiğince yardım ederdim çünkü. 

        Bir gün okulumda deprem tatbikatı oldu. Tüm sınıflar ve okul görevlileri sakince aşağı inmiş, sıralanmıştık. AFAD ekibinden Görkem Bey okulu ziyarete gelmiş, bilgilendirici bir de konuşma yapmıştı. Ben, Görkem Bey'e ve yaptığı konuşmaya hayran kalmıştım. Eve geldim, üstümü değiştirdim, yemeğimi yedim, tam ödevlerime başladığım an aklıma Görkem Bey geldi. AFAD ve görevleri hakkında bir araştırma yaptım. Yaptığım araştırma sonucunda bir de afiş hazırladım.

        Akşam olmuştu ben ve ailem akşam yemeğimizi yiyorduk ve şöyle söyledim:

       -Bugün okulda bir deprem tatbikatı yapıldı, AFAD görevlisi Görkem Bey bu konu hakkında bize bilgiler verdi.

        Babam:

        -Sizin için güzel bir gün olmuş, bu konu hakkında daha bilgili olursunuz.

         Bu konuşmanın ardından yemeğimize devam ettik.

      Yemek bitmiş, ailecek salonda oturuyorduk. Birden her yer beşik gibi sallanmaya başladı. Ailecek sakin bir şekilde depremin bitmesini bekledik, deprem durunca dışarı çıktık. Dışarıda baygın ve gergin insanlar vardı.

    Depremden sonra birçok ilden yardım desteği geldi, bazı insanlar depremzedelere evlerini açtı, bazı hastaneler ise ücret istemeden hasta ve yaralı aldı. O gün birlik ve beraberliği hissedip önemini tekrar anladım.


Berfin HİRA

İsmetpaşa Ortaokulu 5/G Sınıfı Öğrencisi

SÖZ

    


    2010'lu yıllardı. Okulda öğretmenimiz vatanın ne demek olduğunu anlatıyordu:

        - Vatan;bir kimsenin doğup büyüdüğü, bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, barındığı, gerekirse bu topraklar için canını bile verebileceği yerdir.

           Bu sözler beni ve arkadaşlarımı oldukça derinden etkilemişti. Ders bitti ve eve doğru yola çıkmıştım. Eve geldiğimde elimi yüzümü yıkadım, yemeğimi yedim ve ödevlerimi yaptım. Sonra öğretmenimizin o gün söyledikleri aklıma geldi. Gerçekten de çok etkileyici konuşmuştu. İnternetten bu vatan için canını veren, Türk vatandaşının özgürlüğü için kendinden geçen ve savaşan kişileri araştırdım.  O zamanlarda sadece erkekler ve kadınların savaşmadığı; onlara yardım eden, vatanı için her şeyi göze alıp savaşa giren çocukların olduğunu öğrendim. 

        Şimdiki çocuklar telefona tablete takılıp kalmışlardı. Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bir sürü kişi düşmanlarla savaşmıştı. Ertesi gün okuldan dönünce annemlerin konuşmasına kulak misafiri olmuştum. Sanırım darbe girişiminden bahsediyorlardı. Haberlerde de bu konu konuşuluyordu. Birden yüksek sesler duyulmaya başladı. Babama ne olduğunu sorduğumda bana "Kızım, düşman askerler yurdumuzu ele geçirmeye çalışıyorlar." dedi. Bu vatan kimsenin eline kalmadı, kalamazdı!

        Herkes sokaklara döküldü. Çok tedirgin olmuştum. Annem ve babam çok gergindi. FETÖ terör örgütü hain darbe girişimi yapmıştı. Fakat vatanımızı, milletimizi asla elimizden alamazlardı, alamadılar da. Onlarca şehidimiz oldu o gün. İşte o zaman söz vermiştim bu millete hayırlı bir vatandaş olmaya... 

        Şimdi ise vatanıma, milletime yararlı çocuklar yetiştirmek için bir öğretmen oldum. Artık ailemden sonra sorumluluğumdu vatanımı, milletimi korumak. Sözümde durdum.


Asel TANRIVER

İsmetpaşa Ortaokulu 5/G Sınıfı Öğrencisi