Dünyadaki yaşam olağan akışında giderken öyle bir zaman gelmişti ki doğanın tüm akışı tersine dönmüştü. Gün ortasında karanlık yaşanır olmuştu, gece uykusunun en tatlı yerinde de aydınlık. Bilim insanları bunun nedenini araştıradursun bu değişiklikten en çok etkilenip canı sıkılanlar çocuklardı.
Oyunlarının en heyecanlı yerinde karanlığa
gömülmek ya da uykunun en tatlı bölümünde uyandırılmak kimin hoşuna giderdi ki?
En çok da karanlıktan yakınıyordu çocuklar. Dünyada her şeyin tersine dönmesi canlıları
da etkilemişti. Gece ve gündüzün ani yer değiştirmeleri Güneş enerjisinden
yararlanan bitkileri olumsuz etkilemişti. Öyle ki çoğu bitki ecel şerbetini
içmiş, bundan dolayı birçok hayvan türü yok olmuştu. Besin zinciri ve doğa
düzeninin bozulması insanoğullarının da değişmesine yol açmıştı. Haksızlık
yapan, gaflet içinde olan, nabza göre şerbet veren, kötülük yapan nesiller yetişmişti.
İlim, edep, ahlak, iman, saygı unutulmaya başlamıştı. Herkes kendini düşünmeye başlamış
bunun yanında adalet diye bir şey kalmamıştı.
Cihanda düzensizlik ve fesat yaygınken
beşerden birisi tüm bunları ortadan kaldırmak için işe koyuldu. Etrafında
topladığı kişilerle insanları uyarmaya başladı. Onlara düzenin olduğu ve
fesadın az olduğu zamanları hatırlattılar. Tüm bunları duyanların çoğu onlara
hak verdiler. Ayaklanıp fesada neden olan kişileri yönetimden indirip doğru
kişileri başa getirdiler. Daha sonra iş birliği ile teknolojiyi geliştirip
doğadaki düzensizliği ortadan kaldırdılar.
Düzensizlik ortadan kalkınca ne gündüz
geceyi ne gece gündüzü böldü. Böylece çocukların can sıkıntısı ortadan kalktı.
Abolfazl İsmaili
8/C
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder