Sayfalar
- Ana Sayfa
- 5. SINIF ETKİNLİK
- 6. SINIF ETKİNLİK
- 7. SINIF ETKİNLİK
- 8. SINIF ETKİNLİK
- SÖZCÜKTE ANLAM
- CÜMLEDE ANLAM
- PARAGRAFTA ANLAM
- YAZIM KURALLARI
- NOKTALAMA İŞARETLERİ
- SÖZ SANATLARI
- DEYİM VE ATASÖZÜ
- KAHOOT! BAĞLANTILARI
- ÇALIŞMA KÂĞITLARI
- ÇALIŞMA KÂĞIDI CEVAP ANAHTARLARI
- E-KİTAP
- TAVSİYE KİTAPLAR
- SUNULAR
- PLANLAR
- ÖĞRENCİ ETKİNLİK PANOSU
- DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ
- GEREKLİ EVRAKLAR / ÖLÇEKLER
- YAZILI KÂĞIDI ÖRNEKLERİ
31 Aralık 2022 Cumartesi
28 Aralık 2022 Çarşamba
KARANLIK SABAH
Dünyadaki
yaşam olağan akışında giderken öyle bir zaman gelmişti ki doğanın tüm akışı
tersine dönmüştü. Gün ortasında karanlık
yaşanır olmuştu, gece uykusunun en tatlı yerinde
de aydınlık. Bilim
insanları bunun nedenini
araştıradursun bu değişiklikten en çok etkilenip canı sıkılan çocuklardı. Oyunlarının en heyecanlı yerinde
karanlığa gömülmek ya da uykunun
en tatlı bölümünde
uyandırılmak kimin hoşuna giderdi ki? En çok da karanlıktan yakınıyordu çocuklar.
Bir
sabahın sabah olmamasıyla başlamıştı her şey. Sabahın o vakti ya da gecenin o
yarısında bütün insanlık sokaklara
dökülmüştü. Bütün insanlar
dışarıdayken büyük bir panik beklerdiniz değil mi? Ortalıkta
bir panik vardı, evet ama herkes bu paniği kendi içinde yaşıyordu. O tuhaf
zamanda duyulan tek ses neden çalındığı bilinmez sirenler ve birkaç
çocuk ağlamasıydı, o kadar. Kimse kimseyle
konuşmuyordu. Adeta herkes
karanlığın içinde yok olup gitmeye
hazır gibiydi.
Bir
süre sonra sirenler durdu. Yetkililer konuşmaya başlamıştı. Hoş, onlar da halka
ne açıklama yapacaklarını bilmiyordu. Sadece sakin olmalarını, durumun birazdan çözüleceğini söyleyip duruyorlardı. Gerçekten de öyle oldu. Yaşananlardan
yaklaşık yarım saat sonra hava aydınlandı. Bazı kişiler -çoğunlukla din adamları-
bunun Tanrı‘nın bir işareti
olduğunu, eğer onların dediklerini yapmazlarsa cezalandırılacaklarını söylüyorlardı. Fakat kimse onları
dinlemiyordu. Normalde çoğunluğu saflardan
oluşan biz insanlar
hemen böyle sözlere
inanırdık. Lakin bir gariplik vardı.
Sanki insanlık artık uyanmış, başkalarının onları manipüle etmelerine
izin vermeyeceklerdi. Hayatın değerinin farkına
varmışlardı. Belki de bu olayın
yaşanması iyi bir durumdu.
Sonra
bir şey oldu, yağmur başladı ama gökte bulut yoktu hatta yıldızlar gözüküyordu
hava hâlâ aydınlık ve sıcak olmasına
rağmen. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda hiç kimse evine girmiyordu. Sanki deprem olmuş da evleri
yıkılmış gibi. Kısa süre sonra yağmur durdu. Yardım ekipleri yiyecek ve battaniye yardımında
bulundular. Aslında buna gerek yoktu, zaten herkesin evinde yemek ve battaniye vardı. Ortalık bir saat kadar
öylece durdu. Herkes bir şey bekliyordu, bir yanıt. Birilerinin çıkıp konuşması,
en azından kendi fikirlerini anlatması gerekiyordu.
Yavaş
yavaş herkes evine girmeye ve haber kanallarını izlemeye başladı. Bu sırada
hava değişmeye devam ediyordu.
Sonrasında bilim insanları Ay’ın sürekli yön değiştirdiğini ve yakında nedenini öğreneceklerini belirttiler. O gün bütün çalışanlara izin verildi ve okullar tatil edildi.
Ertesi gün bilim insanları sorunun nedenini açıkladılar. Sorunun
nedeni bir asteroitti. Bu asteroidin manyetik çekim alanı neredeyse Dünya’nınki ile aynı güçteydi
ve sürekli Dünya’nın etrafında dolanıyordu. Dolayısıyla Ay da bundan etkilenip yön değiştiriyordu. Evet sorunu bulmuştuk ama nasıl çözecektik?
Koskoca asteroidi nasıl uzaklaştıracaktık? İşte bu sorulara yanıt aramak için
tüm dünya liderleri büyük bir
toplantı düzenledi. Birbirine düşman ülkeler bile tartışmayı bir kenara bırakıp
bu toplantıya katıldı.
Herkesin kafası
karışıktı. Tüm insanların uyku düzeni alt üst olmuştu. Bu durumdan sadece
insanlar değil, hayvanlar ve
bitkiler de etkilenmişti. Ayçiçeklerinin tamamı solmuştu, nereye bakacaklarını bilemeyip
boyunlarına bükmüşlerdi.
Toplantıdan haber gelmişti. Bütün ülkelerin gelirinin bir kısmı kullanılarak
itiş gücü yüksek devasa roketler
yapılacaktı. Bu roketlerle asteroit itilecekti. Bazı ülke liderleri bunu kabul
etmedi. Zamanla bu duruma alışacakları ve gerek olmadığını düşünüyorlardı. Fakat durum
sandıklarından daha ciddiydi. Eğer böyle devam ederse bitki örtüsü
büyük zarar görecek,
deniz seviyeleri durmadan
değişecek, mevsimler birbirine girecek hatta Dünya yörüngeden çıkma
riskine bile girecekti.
Sonunda
çalışmalar başladı. Roketler olabildiğince hızlı tamamlanmalıydı. Yaklaşık bir bir
buçuk ay sonunda roketlerin yapımı
tamamlandı. Bu bir aylık süreçte Dünya çok büyük bir zarar görmedi fakat insanlar psikolojik olarak çökmüştü.
Sonunda
roketler asteroide gönderildi ve başarılı bir şekilde asteroit dünyanın çekim
alanından uzaklaştırıldı. Bilim
insanları bu durumla ortaya çıkan yeni sorulara yanıt aramaya başladılar. Bu
bir aylık süreç, tarihe “Küçük Çaplı Kıyamet” olarak geçti.
Nisan ÖZKURT
8/F
“İYİ Kİ” VE “KEŞKE”LERİMİZ
Bazı anılar
vardır unutmamak için dualar ettiğiniz. Belki tekrar rüyanızda bile olsa bu anı
yaşamak için erkenden uyuduğunuz, düşündükçe huzurlu hissettiğiniz anılar…
Aksine bazı anılar ise aklınıza geldikçe canınızı yakar, gözleriniz dolar,
unutmak istediğiniz ama beyninizin unutmanıza izin vermediği anılardır onlar.
Peki, sizce unutmak istediğimiz ve unutmak istemediğimiz anılarımızın arasındaki
tek fark; bir anının güzel, bir anının kötü olması mıdır?
Aslında tüm
yaşadıklarımız, iyisiyle kötüsüyle hayatımıza renk katar. Öyle bir zaman gelir
ki o unutmak istediğiniz anılar hakkında iyi ki başıma gelmiş, dersiniz. Belki de sizi kırıp üzen anılar sizin ders
çıkarmanız için başınıza gelen, hayatınızda değişimlere sebep olacak,
iyiliğiniz için başınıza gelen anılardır.
Her
yaşadığınız kötü şey de sanki hayatınız her zaman çok kötü olacak, yaşamasanız
daha iyi olacak gibi düşüncelere asla kapılmayın. Her an ölebilme ihtimaliyle
yaşadığınız hayatınızda değersiz hissedip kendinizi yaşadıklarınız yüzünden
suçlamaya bir saniyeniz bile olmamalı.
Hayatınızı
küçümsemeyin, unutmayın ki herkes gibi siz de değerlisiniz.
Bilge Yağmur ORAL
7/D
HEM SANAT HEM SANATÇI
Öğretmenler bizim için her zaman yol gösterici olmuştur. Amaçları bize öğretmek ve bizleri geleceğin yetişkinleri yapmaktır. Onlar bizi hayata hazırlar, gereken ne varsa öğretir ve bize nasihat verirler.
Öğretmen; bizim hatamızı düzelten,
doğru yolda bize eşlik edendir. Yaptığımız hataları sabırla, sakince tekrar
anlatandır. Konuyu anladığımızdan emin olmak isteyendir. Bizleri büyüten, disiplin,
ahlak ve daha nicelerini bize sağlayan odur. Usanmadan, sıkılmadan her gün
bizim için bize bir şeyler öğretmek için kalkandır. Kalem gibidir öğretmen,
kendisi tükenirken arkasında izini bırakır. Ayrımcılık yapmaz, herkese eşit
davranır. Sever, saygı gösterir; saygı bekler öğretmen.
Karanlık bir yolun meşalesidir
öğretmen, bizler için yana yana kül olandır. İçindeki cevheri çıkarıp sana
mücevher verendir. Ya o mücevheri değere bindirirsin ya da kullanamaz, kırar
dökersin. Demem o ki öğretmen, hayattır.
Sanattır, aynı zamanda sanatçıdır öğretmen.
Benim buradaki gayem, öğretmenin
kıymetini anlatmaktır. Dikkate alın bu söylediklerimi, umarım bir gün siz de
yaşarsınız benim yaşadığım bu duyguları.
Yavuz
Selim YİĞİT
7/B
25 Aralık 2022 Pazar
23 Aralık 2022 Cuma
‘GELECEK GENÇLERİN, GENÇLER İSE ÖĞRETMENLERİN ESERİDİR
Öğretmenler
güneş gibilerdir. Güneş gibi toplumu aydınlatırlar. Heykeltıraş mermere nasıl
şekil veriyorsa, onu oluşturuyorsa öğretmenler de çocuklara şekil verir ve
onları oluşturur.
Öğretmenler
çocuğa kendi bilgilerini anlatarak, onlara eğitim vererek onlara şekil vermiş
olurlar. Onlar sabırla ve azimle öğrencilerini gelecek için hazırlarlar. Bir
ayna misali öğrenciler öğretmenlerinden ne görürlerse onu yaparlar.
Çocukların
kendi hayal güçleri ile hareket edebilmeleri için onları biraz olsun serbest
bırakmak gerekir. Örneğin, bir öğretmen öğrenciye hep kendi istediğini
yaptırıyorsa, onun kendi istediğini yapmasına izin vermiyorsa bir süre sonra o
çocuk kendi hayal gücünü kullanmayı, faaliyet yapmayı ve daha birçok şeyi kullanamaz
hâle gelir. Bu durumda o çocuk artık paslanmış hâle gelir. Bunun nedeni ise
öğretmeninin ona kendi hayal gücünü kullanma konusunda engel olmasıdır.
Bir diğer
öğretmen ise onu kendi hayal gücüne, yeteneğine güvenerek serbest bırakıp istediğini
yapmasını sağlarsa çocuk daima işler ve pas tutmaz. Ne demişler? ‘’İşleyen
demir pas tutmaz.’’ Bu durumda heykeltıraş öğretmenin bilgisi, mermer öğrenci
ve usta da öğretmen konumuna girer. Bu cümleyi daha açık hale getirecek olursak
öğretmenler kendi bilgilerini öğrencilerine öğretir ve öğrenciler bu bilgileri
tam olarak anlamak için çalışırlar, okurlar ve en sonunda onlar da birer usta hâline
gelirler.
Öğrencilerin
usta hâline gelmesinde en büyük etken öğretmenlerdir. Bu bilgiler nesilden
nesile aktarıldıkça usta sayısı artacak ve yeni ustalar yetişecektir. Başöğretmen
Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle ‘’Gelecek gençlerin, gençler ise
öğretmenlerin eseridir.’’
Asel ALTINIŞIK
7/C
İLK CEMRE
Öğretmen neyse
öğrenci odur bence. Öğretmen öğretir, öğrenci öğrenir. Zaten bilmemek ayıp
değil öğrenmemek ayıptır. Öğrenci ne zaman bir sıkıntı duysa hemen öğretmenine
gitmelidir. Öğretmen öğretir, öğrenci öğrenmek isterse her şeyi yapar.
Öğretmen
kavramının Türkiye Cumhuriyeti'nde çok büyük önemi var. Öğretmen dendiğinde akla
ilk gelen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’tür. Öğretmenler tıpkı heykeltıraş
gibidir. Onlar, öğrenciyi hamur gibi yoğurur, onlara eğitim verir ve bilgileri
ile kavurur.
Öğretmenlik
çok kutsal bir meslektir. Herkes öğretmen olamaz. Öğretmen çok önemlidir, eğer
öğretmeniniz yoksa çok şey kaybedersiniz. Öğretmen, öğrencinin gülüşüne düşen
ilk cemredir.
Kısacası öğretmen,
öğrencinin hayattaki en iyi arkadaşıdır. Öğretmen ile öğrenci ilişkisini “Heykeltraş
mermere neyse öğretmen de öğrenciye odur.” cümlesiyle özetleyebiliriz. Ayrıca ağaca
çıkan öğretmenin dala bakan öğrencisi olur.
Ömer
Batu ACAR
7/D
GELECEĞİN MİMARLARI
Öncelikle, biz Hz. Âdem ve Hz. Havva annemizin evlatlarıyız, bu dünyaya geçici bir süreliğine geldik. Burada var olduğumuz sürece hayırlı işlere girersek güzel bir yerde olacağız. Eğer biz dinimize bağlı şekilde okuyup vatana ve millete hayırlı bir insan olursak amacımıza kolayca ulaşabiliriz.
Okuyup kendini
geliştirenler güzel bir meslek edinirler: doktorluk, polislik, veterinerlik,
öğretmenlik… Ben bu yazımda öğretmenlikten bahsedeceğim.
Hepimizin okul
yıllarımızda sevdiğimiz öğretmenlerimiz vardır. Tabii sevmek ya da sevmemek
bize kalmış ama her öğretmen işini iyi yapar. Öğretmenlerin önemi büyüktür çünkü
sonuçta öğrenmemizden gereken bilgileri öğreniriz. Ancak bir şey daha var:
Şöyle ki öğretmenlik aslında çok başka bir boyuttur yani herhangi bir sorun
olursa onu gidip öğretmenimize danışabiliriz.
Öğretmenler daha
birçok müthiş özelliğe sahiptirler. O yüzden de önemli yerdedirler. Tavsiyeleriyle
yolumuzu aydınlatır onlar. Yani öğretmenlerin öğrencilere çok büyük katkıları
vardır. Belki de bu yüzden unutamıyoruz öğretmenlerimizi. Mesela ben ortaokuldaki
Türkçe öğretmenimi unutamıyorum çünkü o, gerçekten çok iyi bir öğretmendi.
Bütün erdemlere sahipti. Benim için ve en güzeli hem sempatik hem de komikti.
Bir de bizler için sürekli tavsiye ve motivasyon konuşmaları yapardı. Bu yüzden
yeri bende çok ayrı. Umarım bir gün tekrar görüşürüm öğretmenimle.
Unutamadığım bir
diğer öğretmenim ise bizden asla umudunu kesmeyen, güler yüzlü ve şakacı bir
kişiliğe sahip ilkokul öğretmenimdir. Benim
için ikisinin de yeri çok ayrıdır. Onları tekrar kucak dolusu sevgi ve saygıyla
anıyorum. Aynı zamanda bu dünyadan göçüp gitmeden birer tohumu yeşerten şehit
öğretmenlerimizi de saygıyla anıyorum.
Atatürk de
"Öğretmenler, yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini,
sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır." diyerek
öğretmenliğin önemini vurgulamıştır.
Ecesu
SALİ
7/C
ÖĞRETMENLİK
Öğretmenler, öğrencilerinin aile bireyi gibi gördüğü değerli insanlardır. Öğretmen öğrencilerinin yol göstericisidir. Öğrencilerine bilgi vermek ve okulu sevdirmek onlara bağlıdır. Tabii ki öğretmenliğin yakışmadığı kişiler de vardır “Küçük Çocuk” metninde geçen öğretmen gibi.
İyi öğretmen, öğrencilerine bilgi öğretmek için çabalayandır. Tabii bunu sadece bilgi ile kısıtlamamalıyız. Bir haber sitesine göre, Van’ın Tuşba ilçesinde görevli Gamze Öğretmen, uzaktan eğitim sürecinde evde internet imkânı olmayan öğrencilerin daha sağlıklı eğitim alması için yazı tahtası ile kapı kapı dolaşıp ders verdi.
Yine aynı ilçedeki
Meryem Öğretmen, üç yıl önce ilçeye bağlı kırsal bir mahallede göreve başladı.
Öğrencilerini geleceğe hazırlayan Meryem Öğretmen, ders vermenin yanı sıra
okulun diğer işlerini de üstleniyor. Temizlik görevlisi ile temizlik yapan öğretmen,
kış mevsiminde ise odun kırıp, sobayı yakarak öğrencilerine sıcak ortam
hazırlıyor.
Uzun lafın kısası, öğretmenler bir
heykeltıraş öğrenciler de mermer değildir. Bu nedenle öğretmenlerimizi sevelim,
onlara gereken değeri her zaman verelim.
Mehmet Serdar ALTUN
7/C
22 Aralık 2022 Perşembe
GÜÇ KİMDE?
"Güçlü insan ağlamaz, güçlü ol!”
“Ağlama, bebek
misin?" gibi sözler ağlayan insanların kendini daha kötü hissetmesine
neden olur, öyle değil mi? Peki, biz insanların her şekilde konuştuğunun
farkında mıyız?
"Neden
hiç ağlamıyorsun duygusuz, kalpsiz?"
"Neden
ağlıyorsun? Güçlü olsana biraz, sen bebek misin?"
Bu cümleleri
de duymuşsunuzdur. Bir de cinsiyet olarak ayıranlar vardır insanları.
"Erkek adam ağlar mı? Ne o öyle kız gibi?"
Bunun gibi
daha bir sürü eleştiri. Bu eleştiriler kalp kırar. Her insan yargılanır. Sizi
de eleştirecekler, sizi de yargılayacaklar. Sizin de duygularınıza ve hissettiklerinize,
ağlamak ve gülmek gibi eylemlerinize saygı göstermeyecekler. Belki de
korkuyorsunuz insan içinde ağlamaktan. Peki, insanların yanında gülmekten
korkuyor musunuz? Çoğu insan ağlamayı acizlik, eziklik gibi görse de bence
ağlamak çok güzel bir şey.
Bazen insanlar
ağlarken konuşamadığı, anlatamadığı şeyleri anlatır aslında. Ağlamak bazen
öfkeyi, mutluluğu, üzüntüyü anlatır. Her ne kadar toplumda acizlik gibi görünse
de güçlülüğün göstergesidir. Her insan ağlamalı ve bundan korkmamalı,
çekinmemelidir. Siz de çekinmeyin. Sonuçta insanlar sizin ne hissettiğinizi
anlamayacaklar ve tüm insanlar bir gün sizin duygularınızı unutacak.
Başkalarının
her şekilde sizi eleştireceğini unutmayın. Siz kendinize olan bakış açınıza
önem verin, başkalarının size söylediği kırıcı sözlere değil.
Bilge Yağmur ORAL
7/D
ÖĞRETMENİN EMEĞİ
Bir öğrencinin
herhangi bir konuda merakını giderebilmek için soru soracağı ilk kişi
öğretmendir bence. Bir heykeltıraş mermere ne ise, usta çırağa ne ise öğretmen
de öğrenciye odur. Öğretmenler de tıpkı heykeltıraşlar gibidir. Onlar
öğrencilerini hamur gibi yoğurur, onlara eğitimler verir ve onları
şekillendirirler.
Uzun lafın
kısası, öğretmen emeğinin karşılığını öğrencisinin iyi yerlere geldiğini
görerek, usta zamanın ayırdığı ve işin bütün ayrıntılarını göz önüne alarak
anlattığı çırağın mükemmel bir başarıya imza attığının görüntüsünü izleyerek
alıyor.
Ferit
Eymen Ardıç
7/D
18 Aralık 2022 Pazar
16 Aralık 2022 Cuma
ERASMUS + İLE ALMANYA
Dört gün Alman ailelerle kaldıktan sonra ailelerin yanından ayrıldık ve sonrasında ise Münih'e gittik. Orada binaların kat sayısı artıyordu. Bir sürü Türk restoranı, marketi görmüştük. Bu şehir bence gayet güzeldi. Şehrin binalarını çok beğendim, her biri eski bir mimariye sahipti. Münih'te iki gün bir otelde kaldık, marketlere gittik, etrafı gezdik. Bence her şey çok güzeldi.
Taha Mert ÇAKMAK
7/D
16 Ekim 2022 Pazar
Yirmi Yıl Sonraya Mektup
Sevgili Yirmi
Yıl Sonraki Ben,
Umarım
iyisindir ve kariyerinde güzel yerlere gelmişsindir. Bu mektubu sana
yazdığım tarih 13 Eylül 2022. 8.sınıf LGS öğrencisiyim ve hedefim, istediğim liseyi kazanıp üniversite sınavına çok iyi çalışıp
voleybolu hiç bırakmadan ilerleme kat ederek
voleybolcu ve antrenör olmak. Bunun için önce çok çalışıp
LGS'de iyi puan yapıp istediğim liseye girmem gerek ki ben bunu başaracağım
konusunda kendime çok güveniyorum.
Umarım bu
mektubu hayallerini gerçekleştirmiş ve bunu başardığın için gururla okuyorsundur ya da başka bir işte çalıştığın
zamanlar bulup keşkelerle okuyorsundur. Belki de yolun tam ortasında kendine
moral motivasyon vermek için okuyorsundur. Umarım pişmanlıklarla,
keşkelerle üzülerek okumuyorsundur.
Gerçi eminim ki bunu başarmışsındır. Lütfen, başarmış ol. Eksiksiz çalışıp başarı elde edip kendinle gurur
duymuş ol ama lütfen pes etmiş olma. Hedeflerinden
uzaklaşmamış ol. Yirmi yıl sonraki benden bunları bekliyorum çok çalıştığıma da eminim.
Şu an yolun
en başındayım. Hedeflerim belli, bu hedeflere ulaşmak için yapmam
gerekenler de belli. Her konuda çok çalışmalıyım,
her geçen gün kendimi geliştirip zirveye çıkmalıyım. Aslında her şeyim belli ve planlı ama kafam çok karışık her konuda. Özellikle derslerde içimde yapamazsam korkusu var. Biliyorum ki ne kadar çok çalışırsam bundan zevk almaya başlarsam,
bir başlarsam bu yola devamını koşmayı geç, uçarak bitiririm ve sen, yirmi yıl sonraki İdil, sakın düşmekten korkma. Düş, ayağa yine kalkarsın. Benim için en büyük başarı, hiçbir zaman düşmemek değil, her düştüğümde tekrar
ayağa kalkabilmektir. Hayat senin, yaşamak güzel ve hakkını
verecek enerjiye de sahipsin. Unutma, hayatın önüne uzanmaktadır, arkana değil. Yaptığın şeyi yapmışsındır. Bunu değiştiremezsin
fakat ilerleyebilirsin.
Sana
mektubum bu kadardı. Geri kalan kısmını başarınla sen doldurmuş olacaksın...
İ. Duru BATUR
8/D
x
x
7 Eylül 2022 Çarşamba
KONUŞMAK VE ÇALIŞMAK
İnsanoğlu, dünya var olduğundan beri hiçbir zaman elindekiyle yetinmemiş ve hep daha iyisine, daha güzeline ulaşmanın hesaplarını yapmıştır. Bir buluş, başka bir icada, bir gelişme başka bir gelişmeye kaynak teşkil etmiştir. Ne var ki bu önemli çalışmalara sadece hayal kuranlar değil, hayalleriyle emeklerini, alın terlerini birleştirenler imza atmışlardır.
Konuşmalarına baktığınızda sizi
kendine hayran bırakan insanlarla çokça karşılaşmışsınızdır ama ne yazık ki bu
insanların birçoğunun dişe dokunan bir icraatına rastlayamazsınız. “Aynası
iştir kişinin, lafa bakılmaz.” diyen Ziya Paşa da sadece sözle peynir gemisinin
yürümeyeceğini çok güzel bir biçimde ifade etmiştir.
Edison, elli yıllık hayalini
gayretli çalışmalarıyla gerçeğe dönüştürmüş ve ampulü icat etmiştir. Bu
çalışmaları esnasında başarısızlıkla sonuçlanan denemeler sonucunda bile
yılmamış, çevresindekilerin artık vazgeçmesini söylemesine hiç kulak asmadan
ısrarla çalışmaya devam etmiştir. Ona göre her başarısız sonuç kendisini
doğruya bir adım daha yaklaştırmaktadır ve öyle de olmuştur. Bu sayede adını
tarihe altın harflerle yazdırmayı başarmıştır.
Hedefe ulaşmak, hayallerimize
kavuşmak için iş işten geçmeden çok çalışmalıyız. Aksi hâlde hayallerimiz hiçbir
zaman gerçeğe dönüşmeyecektir.
Aydın KESKİN
Türkçe Öğretmeni
9 Temmuz 2022 Cumartesi
YARIN ÇOK GEÇ
Herhangi bir şeyi oluşturmak, ortaya çıkarmak, emek harcamayı gerektirir. Çalışmak diye tanımladığımız bu emek harcama işi insanoğlunun hayatında çok önemli bir yere sahiptir. İhtiyaç duyduğumuz, sahip olmak istediğimiz birçok şeyi ancak çalışarak elde edebiliriz.
12 Haziran 2022 Pazar
Çevremizi Temiz Tutalım
Defne ve arkadaşı Deniz, her zaman sabah erkenden kalkar; dışarı çıkıp oyun oynardı. Kedilere süt verirdi. Her yaz olduğu gibi beyaz duvarlı evlerin yanındaki salıncakta sallanır, çikolatalı sütlerinden içerlerdi.
Bir gün parkta oyun oynarken Defne ve deniz pikniğe gitmek istediler, bunu hemen annelerine söylediler. Defne'nin annesi izin vermişti. Deniz'in annesi de izin verdiği için pikniğe gideceklerdi. Kızların etekleri zil çaldı ve pikniğe gitmek için can atıyorlardı. Defne ve Deniz hazırlandılar, eşyaları arabaya yerleştirmeye yardım ettiler. Sonunda bütün işler bitmişti ve artık yoldalardı. Piknik yerine geldiklerinde her yer yemyeşil ağaçlarla doluydu. Piknik eşyalarını indirmeye yardım ettiler. Defne ve Deniz topu aldılar ve topla oynamaya başladılar. Kızlar topla oynarken anneleri yemekleri hazırlıyordu. O sırada birçok kişi gelmişti piknik alanına. Yemek hazır olunca afiyetle yemek yediler ve yemekleri bitince azıcık uzandılar, kuş seslerini dinlediler. Anneleri kızlara çikolata vermişti, kızlar çikolatalarını yedikten sonra çöplerini yere attılar.
Tam o sırada ileriden "İmdat, imdat!" diye sesler geldi. Kızlar birden korktular. İnsanlar koşa koşa kızların yanına geliyorlardı. Herkes yangın var diye korkuyorlardı. Gerçekten de yangın çıkmış; ağaçlar, evler, içindeki hayvanların çoğu yanmıştı. Defne'nin annesi itfaiyeyi aradı, itfaiyeler geldi ve yangını söndürdüler. Yangının nedeni ise çevreye atılan çöplerdi.
Kızlar bu sözü duyduktan sonra çok pişman oldular çünkü onlar da yere çöp atmışlardı. Bundan sonra hiçbir zaman çevreye çöp atmadılar, atanları da uyardılar.
Erva ŞEFİK
6/C Sınıfı Öğrencisi
27 Mayıs 2022 Cuma
18 Mayıs 2022 Çarşamba
17 Mayıs 2022 Salı
5 Mayıs 2022 Perşembe
23 Nisan 2022 Cumartesi
KÜÇÜK ÇOCUK
Yıl 1985'ti, Ramazan adında bir çocuk dünyaya geldi. Ramazan ailenin altıncı üyesiydi. Ailenin durumu hiç iyi değildi. Geçimlerini dilenerek ya da hizmitmetçilik yaparak sağlıyorlardı. Ramazan'ın doğması yüzünden annesi bir süre dilenememiş ve hizmetçilik yapamamıştı.
Ramazan bir yaşına geldiğinde annesi Ramazan'ı eve bırakıp işe gidiyordu. Aradan beş yıl geçince Ramazan da dilenmeye gitti ama Ramazan hiç dilenememişti, hizmetçilik de yapamamıştı. Eve gelince annesi, babası ve kardeşleri çok kızmışlardı. Ona hiçbir şey vermediler. Ramazan bir deri bir kemik kalmıştı.
Küçük Ramazan ilkokuldan üniversiteye kadar çok çalıştı ve iyi bir yere geldi. Parasını biriktirdiği için direkt başka eve çıkmıştı. Yıllar yıllar sonra Ramazan'ın babası kanser oldu. Durumu çok kötü olduğu için apar topar ameliyata girdi. Ameliyat sonrası onu bir gün hastanede misafir ettiler. Taburcu olacağı gün doktor girdi ve baba korkma iyi olacaksın, dedi. Bütün aile şok olmuştu. O günden sonra hep birlikte mutlu mesut yaşamışlar.
Yiğit Emir DURAK
İsmetpaşa Ortaokulu 5/G Sınıfı Öğrencisi
8 Nisan 2022 Cuma
2 Nisan 2022 Cumartesi
GÖREVİNİ İYİ YAP
SORUMLULUK
İnsanlar dışa dönük,açık sözlü,yalnız kalınca güçsüz birer varlıktır.
Bazı insanlar vatanı pahasına savaşır. Bazı insanlar ise vatanı hakkında kötü yorumlar yapar. Bazı insanlar sorumluluklarını yani görevlerini yerine getirir. Diğerleri ise hiçbir işini zamanında yapmaz ve azar işitir. Sorumluluklarını yerine getiren biri parlayan bir güneş gibidir.Sorumluluk sahibi olmayan kişiler ise karanlık,yalnız bir gün gibidir. Sorumluluk sahibi kişiler insanlara daima iyi örnek olurlar.
Vatanımızı seviyorsak elimizden geleni yapmalıyız. Vatanımız için çalışmalı, görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Her birey kendine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirdiği sürece yurdumuz medeniyete ulaşır. Böylece vatanın kalkınması adına önemli bir iş yapmış olur.
Nisa YANIK
İsmetpaşa Ortaokulu 5/G Sınıfı Öğrencisi