13 Kasım 2025 Perşembe

ÇEVRENİN ÖNEMİ VE SORUMLULUĞUMUZ

Çevre, aslında insanın vazgeçilmez yaşam alanıdır. Çevre; insanların, hayvanların, bitkilerin, bakterilerin; kısacası canlı ve cansız her şeyin bir arada bulunduğu yerdir. Ormanlar, şehirler, ilçeler ve sayısız doğal güzellik, hep çevremizin bir parçasıdır.

​Peki, çevremizi kirletirsek ne olur?

​Çevremizi kirletmek, birçok canlının yaşamını doğrudan tehlikeye atar. Örneğin foklar... Küresel ısınma nedeniyle kutuplardaki buzullar eriyor ve bu buzullarda yaşayan hayvanların nesli tehlikeye giriyor. Ne yazık ki, eskiden görmediğimiz kadar çok hayvan türü yok olmaya ve tükenmeye devam ediyor. Bu nedenle, küresel ısınmaya karşı daha dikkatli olmamız gerekiyor.

​Çevrenin değişmesine sadece insanlar sebep olmuyor elbette; doğal afetler de etkili olabiliyor. Örneğin orman yangınları, çok küçük bir ağaçta başlayıp koskoca bir ormanı yakıp kül edebiliyor. Ancak bu yangınların büyük çoğunluğu maalesef insan kaynaklıdır. İnsanların ormanlara sigara izmariti atması, mangal yapıp ateşi tam söndürmemesi veya cam gibi yansıtıcı maddeleri doğada bırakması yangınlara neden olabilmektedir.

​Çevremizdeki kirlilik çoğunlukla çöplerden, daha doğrusu geri dönüştürülebilir atıkların yere atılmasından kaynaklanıyor. Oysa çöpleri yere atmak yerine çöp kutusuna atmak hiç de zor değildir. Tek yapılması gereken, atığı yere değil, kutusuna atmaktır. Geri dönüştürülebilir bir atıksa, elbette onu geri dönüşüm kutusuna atmalıyız. Tasarruf yaparak ve geri dönüşüme katılarak ağaçları ve doğayı korumuş oluruz. Böylece ormanlarda yaşayan hayvanların da yaşam alanları korunur ve rahatça yaşarlar.

​Peki ya kirlilik devam ederse ne olur? Yeni ve istenmeyen mikroorganizmalar oluşur. Bu durum sadece bitkilerin ve hayvanların değil, doğrudan bizim de sağlığımızı ve hayatımızı riske atabilir. Aslında bu zor bir şey değildir: Herkes kendi çöpüne sahip çıksa doğa kirlenmez. Herkes mutlu, temiz ve güzel bir hayat sürdürür, yaşamın tadını çıkarır.

​Bu nedenle, asla yerlere çöp atmayalım. Atalarımız, “Ağaç yaşken eğilir.” demiş. Küçükken çevreyi kirletmemeyi öğrenirsek, büyüyünce bunu otomatik olarak uygularız. Unutmayalım ki yaşadığımız bu yer, atalarımızdan kalan bir miras ve gelecek nesillere bir emanettir.

​Bunları uygularsak hepimiz mükemmel bir hayat sürer ve yaşamın tadını çıkarırız. Temiz bir dünyada, kusursuz bir hayat yaşamak mümkündür.


Ada DANIŞ

6/A

10 Kasım 2025 Pazartesi

ÇEVREMİZ

Dünyamız harika bir yaşam alanıdır. Bütün canlılar huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşarlar. Fakat bu güzel dünyamızı, yani bulunduğumuz çevremizi korumalı, ona özen göstermeli ve onu temiz kullanmalıyız. Çevremizi korursak harika bir yaşamımız olacaktır.

​İlk önce, nerede olursak olalım fark etmez; okulda, dışarıda veya gezide... Çöplerimizi, "Bir seferden bir şey olmaz." demeden yakındaki çöpe atmalıyız. Eğer çöp yoksa cebimize koymalıyız. Eğer böyle yapmazsak her geçen kişi çöpünü o yerlere atar ve bizim hayranlıkla baktığımız o güzel alanlar, doğal yerler veya tarihi yerler hep çöp içinde olur. Bu sebeple hayran hayran baktığımız yerler bize çok uzak kalır. Ama bunu biz yapmış oluruz.

​Çöp atmak o kadar da basit değil. Sadece iki kelime deyip geçmeyin. Çöp atmanın zararı her şeye dokunur. Mesela hayvanlar onları yemek sanıp yiyebilir veya oyuncak sanıp oynarken (özellikle kavanoz, şişe gibilere) kafalarını sıkıştırabilirler. Bitkiler de, doğa da, ormanlar da bu çöplerden dolayı zarar görebilir. Büyüyüp de bize oksijen veremeyebilirler.

​Çöpün diğer zararlarından biri ise sebep olduğu yangın gibi afetlerdir. Mesela insanlar pikniğe gittiklerinde çöplerini, cam şişeleri orada bırakıp gidiyorlar. Ama bu çok yanlış. Mesela hava sıcak olduğunda o cam şişe güneş ışığını ağaca yansıtarak ağaçları yakabilir. Üstelik bunu çok kişi yapıyor. Çok az insan çöplerini topluyor. Kaldı ki bir çöpün doğada yok olması yıllar alıyor.

​Bir diğer zararı da insanların ve hayvanların hasta olmasıdır. Yani sadece çöp atmak, onlarca, yüzlerce zarara ve kötü sonuca yol açar. Oysa çöp atmayarak sağlığımızı, dünyamızı, özellikle çevremizi koruruz.

​Yani kısacası çevremizi korumalı, temiz tutmalıyız. Böylece hoş ve temiz bir çevrede yaşamış oluruz.


Mihrimah ÇAM

6/A

6 Kasım 2025 Perşembe

ÇEVRE BİLİNCİ

Sizce çevrenin insanlara nasıl eksileri ve artıları olabilir? Çevre, insanın içinde bulunduğu yaşam alanıdır. Doğa, bahçe, ev ve daha birçok örnek çevremizi oluşturur. Peki, çevreyi temiz tutmazsak ne olur? Aslında cevap oldukça nettir: Temiz ve iyi bir çevrede yaşayan insanlar daha sağlıklı olur. Aksi takdirde hastalıklar artar. Üstelik kirli bir çevre yalnızca insana değil, aynı zamanda doğaya da zarar verir. Buna örnek olarak çöp atılmış sokaklar, kullanıldıktan sonra yere atılan atıklar ve daha sayabileceğimiz birçok olumsuz davranış gösterilebilir.

Çevre bilinci olmayan bazı insanlar, kendilerine birçok fayda sağlayan çevreye zarar vererek hem kendi yaşamlarını hem de diğer insanların yaşamlarını olumsuz etkilerler. İşte çevre bilinçsizliği tam olarak budur.

Peki, bu eksileri nasıl artıya çevirebiliriz? Öncelikle yerlere çöp atan, piknik ve kamp sonrası ateşini söndürmeyen, israf eden ve tasarruf etmeyen insanları uyarmalıyız. Onlar gibi olmayacağımıza söz vererek işe başlayabiliriz. Daha sonra doğa için çabalayarak; çevre etkinliklerine, programlara ve projelere katılarak insanlarda çevre bilinci oluşturma konusunda adımlar atabiliriz.

Kısacası çevreye karşı en büyük yararımız, ona bilinçli yaklaşmaktır. Lütfen çevremize sahip çıkalım ve çevreye zarar veren insanları nazikçe uyaralım.


Ceylin ARSLAN

6/A

AİLE OLMAK

Aile, insanoğlu için her şeydir. Hayatımıza ilk giren, bize yürümeyi, konuşmayı öğreten onlardır. Bizi bizden daha çok tanırlar, düştüğümüzde elbette ilk onlar yanımızda olur. Aile, aynı çatı altında yaşayan bir topluluktan çok daha fazlasıdır. Onlar olmasaydı belki de hiçbir şey bilmez, öğrenemezdik.

Aile olmak; birbirini korumak, sevmek ve değer vermektir. Bağlarımızı korumak, birbirimize destek çıkmaktır. Aile, bazen bizim için en güvenli limana benzer. Bir şey olduğunda ve bunu kimseye anlatamadığımızda ancak onlara anlatabiliriz. Çünkü onlar empati kurar, yargılamaz ve her daim yanımızdadırlar. Belki de bizi en iyi anlayanlar onlardır.

Mesela bizi üzen kötü bir durumla karşılaştığımızda moralimiz bozulur ve halsiz oluruz. Bunu ilk onlar fark eder. Ne olduğunu merak edip endişelenirler. Anlatmamız konusunda ısrar ederler ve bir şekilde durumu öğrenmeyi başarırlar. Biz anlattığımızda bize destek çıkar ve çözüm yolunu bulmamıza yardımcı olurlar. Arkadaş ortamında da destek görebiliriz ancak aile bambaşkadır.

Doğduğumuz andan itibaren hayatımıza girmiş ve bize bakmakla yükümlü olmuşlardır. Onlar bizim çocukluğumuzdur. Neredeyse hayatımızdaki tüm ilklerimize onlar şahit olmuştur. İlk onlarla konuşmayı, yürümeyi ve yemek yemeyi öğrenmişizdir. Bebekliğimizden beri bizim için en iyisini istemiş, bizi önemsemiş ve ilgi göstermişlerdir. Bu yüzden üzerimizde herkesten çok hakları vardır. Biz de buna karşılık onlara yardımcı olmalı, onları düşünmeli ve üzmemeliyiz.

Kur’an-ı Kerim’de aile ve aile bağlarıyla ilgili birçok ayet bulunur. Ek olarak hadislerde de aile konusuna önem verilmiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanım.”

Tüm bunlardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Aile, hayattaki en önemli ve en değerli hazinemizdir.


Ceylin ARSLAN

6/A