21 Mart 2023 Salı

CANLILARIN SONU: ÇEVRE KİRLİLİĞİ


İnsan nedir? Evet, sizce insan ne demektir? İnsan aklı ve düşünme yeteneği olan iki eli olan ve iki ayak üzerinde dolaşabilen en gelişmiş canlıdır aslında. Peki ya sizce çevre ne demektir? Çevre ise insanların ve diğer tüm canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve  kültürel bir ortamdır. Bir başka deyişle çevre, bir organizmanın var olduğu ortam ya da şartlardır bunun yanı sıra hiç memnun olmadığımız bir kavram ise çevre kirliliğidir. 

Eminim ki siz de dışarıya çıktığınızda çevre kirliliğinin ne olduğunu yerlerdeki çöplerden, soluduğumuz havadan ve denize girdiğimizde etraftaki pet şişesi çöplerinden tutun kimyevi maddelere kadar maalesef ki her şekilde görüyorsunuz. 

Çevre kirliliği; çevrenin canlı ve cansız ögelerini olumsuz yönde etkileyen, üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına denir. Çevrenin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle bozulmasıdır.

Sizlere bir de ışık kirliliğinden bahsedeyim. Işık kirliliğinin sebepleri, lazerler ve en çok da gereksiz aydınlatmalardır. Işık kirliliği, gece havada aşırı aydınlık oluşmasıdır. Yanlış yönde, yanlış miktarda ve yanlış yerde ışık kullanımı hem ekonomik bir kayıp hem de rahatsız edici bir durumdur. Aşırı aydınlık canlılara zarar vermektedir. Örneğin deniz kaplumbağaları yumurtadan çıktıktan sonra denizin üzerinde ay yansımasını ararlar ama gereksiz ve aşırı aydınlatmadan dolayı çoğu, ayın yansımasını ayırt edemez sonuç olarak açlıktan ve avlanmaktan dolayı yaşamlarını yitirirler.

Kuşlar uçarken aynı deniz kaplumbağaları gibi aya göre yön bulurlar. Ama aşırı aydınlatmadan dolayı hangisinin ay olduğunu ayırt edemez ve göç edemeyip ölürler. Ya da gece balkona çıktığınızda yıldızlara bakmak istiyorsunuz. Fakat aşırı aydınlatmadan dolayı yıldızların sadece birkaç tanesini görebiliyorsunuz. Ancak köy gibi aşırı aydınlatmanın olmadığı bir yere gidip gökyüzüne baksanız milyonlarca yıldız görebilirsiniz.

Ne güzel söylemiş atalarımız: "Aslan yattığı yerden belli olur.’’ Yani toplumda kişinin efendiliği, çalışkanlığı, temizliği, davranışı oturulan yerin temiz ve güzelliği kişinin tavır ve hareketlerinden belli olur.

Dünya sağlık örgütü raporuna göre her yıl 1,7 milyon insan sağlıksız çevre koşulları sebebiyle kansere yakalanırken 12,6 milyon insan ise çevre kirliliğine bağlı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor. Çevre kirliliğinin bir çeşidi olan hava kirliliği ise yılda 4,2 milyon insanın ölümünden sorumlu. Sadece insan değil diğer canlıların da yaşamını tehlikeye atan çevre kirliliğini önlemek için neler yapabiliriz? Çevre kirliliğini önlemek adına yapabileceklerimiz:

Çöplerimizi kesinlikle doğaya atmamalı ve bu çöpler geri dönüştürülebilir çöp ise geri dönüşüm kutularına atmalıyız. Fabrika bacalarından çıkan gazlar hava kirliliğine neden olduğundan fabrika bacalarına filtre takılmalıdır. Ozon tabakasına zararı olan herhangi bir üründen örneğin deodorantlardan kaçınmalıyız. Enerjide yenilenebilir kaynaklar kullanmaya, normal otomobil yerine elektrikli otomobil kullanmaya dikkat etmeliyiz. Hayvan avlanmasının kontrol edilmesi ve yeşil alanları artırarak orman tahribatını önlemek vb. çevre kirliliğini önlemek adına yapabileceklerimizden sadece bazılarıdır.

Uzun lafın kısası, Aziz Nesin’in de dediği gibi herkes sağlıklı, dengeli bir doğal çevrede yaşama hakkına sahiptir. Yeşil seven hayatı sever. Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar ise çevreyi kirletir. Sağlıklı yaşam sağlıklı çevre ile olur. Eğer güzel çevremizi korumaz, etrafı kirletirsek tüm canlılar için kötü bir son olabilir. 



Ferit Eymen ARDIÇ

7/D

15 Mart 2023 Çarşamba

ÇEVRE KİRLİLİĞİ



     Yeryüzünün %29'unu karalar %71'ini de sulak alanlar oluşturur. Sulak alanların %97'si okyanuslardır yani bilinenin aksine oksijenin ana kaynağı oramanlar değil okyanuslardır. Dünyadaki oksijenin yaklaşık %80'ini okyanuslar üretir fakat bu önemli kaynakların ısınması ve kirlenmesi okyanuslarda yaşayan canlıları ve insanları bir hayli olumsuz etkiliyor. Çünkü toplam nüfus arttıkça sanayileşme de artar, fabrikalar da atıklarını okyanuslara boşaltırlar.

      Tabii tek sebep bu değil; insanların kirleneceğini düşünmeden gün geçtikçe daha çok mahvettikleri okyanusların kirlenme sebeplerinden biride suya düşünülmeden atılan naylon poşet ve plastiklerdir. Plastikler de doğada 1000 yıldan fazla süre kaybolmazlar ama en büyük sebep bu gidişata dur diyememektir kaynakları doyumsuzca kullanmaktır. Hatta bu duruma şöyle bir örnek verebiliriz: "Koruma" başlığı altında yapılan bu seneki fotoğraf yarışmasını plastik balıkçı ağına takılıp ölen bir deniz kaplumbağası fotoğrafı kazandı. Aslında bu haber bize bu kirliliğin ne kadar ciddi durumlara yol açtığını anlatıyor. 

    Çevre kirliliği sadece su kirliliği ile bitmez,hava ve su kirliliğini de saymamız gerekir tabii. Görüldüğü gibi dünyayı kirleten doğal kaynakların bitmesine yol açan biziz.Yani biz hep alıcı olduk verici değil.Bir de doğanın bize sunduğu güzellikler karşısında onu ölüme terk ediyoruz aç gözlülüğümüzden.Fakat bu işin sonunda en çok biz zarar göreceğiz çünkü doğadan alabileceğimiz bir nimet kalmayacak. Hatta atalarımız bununla ilgili "Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun." demişler.

      Çevremizi her açıdan kirletmeye devam edersek,enerji kıtlığı artacak,Dünya coğrafyası değişecek, yiyecek ve içecek kıtlığı artacak. Tabii ki birdenbire her şeyi değiştiremeyiz ama Alman şairin de söylediği gibi "Herkes kapısının önünü temiz tutarsa bütün şehir temiz olur ve bu alanı genişletirsek Dünya tertemiz olabilir." Tabii bunları yapmak için de önce yaşadığımız yeri sevmeliyiz.

           Ebrar ACAR

                  7/C