Aile, insanoğlu için her şeydir. Hayatımıza ilk giren, bize yürümeyi, konuşmayı öğreten onlardır. Bizi bizden daha çok tanırlar, düştüğümüzde elbette ilk onlar yanımızda olur. Aile, aynı çatı altında yaşayan bir topluluktan çok daha fazlasıdır. Onlar olmasaydı belki de hiçbir şey bilmez, öğrenemezdik.
Aile olmak; birbirini korumak, sevmek ve değer vermektir. Bağlarımızı korumak, birbirimize destek çıkmaktır. Aile, bazen bizim için en güvenli limana benzer. Bir şey olduğunda ve bunu kimseye anlatamadığımızda ancak onlara anlatabiliriz. Çünkü onlar empati kurar, yargılamaz ve her daim yanımızdadırlar. Belki de bizi en iyi anlayanlar onlardır.
Mesela bizi üzen kötü bir durumla karşılaştığımızda moralimiz bozulur ve halsiz oluruz. Bunu ilk onlar fark eder. Ne olduğunu merak edip endişelenirler. Anlatmamız konusunda ısrar ederler ve bir şekilde durumu öğrenmeyi başarırlar. Biz anlattığımızda bize destek çıkar ve çözüm yolunu bulmamıza yardımcı olurlar. Arkadaş ortamında da destek görebiliriz ancak aile bambaşkadır.
Doğduğumuz andan itibaren hayatımıza girmiş ve bize bakmakla yükümlü olmuşlardır. Onlar bizim çocukluğumuzdur. Neredeyse hayatımızdaki tüm ilklerimize onlar şahit olmuştur. İlk onlarla konuşmayı, yürümeyi ve yemek yemeyi öğrenmişizdir. Bebekliğimizden beri bizim için en iyisini istemiş, bizi önemsemiş ve ilgi göstermişlerdir. Bu yüzden üzerimizde herkesten çok hakları vardır. Biz de buna karşılık onlara yardımcı olmalı, onları düşünmeli ve üzmemeliyiz.
Kur’an-ı Kerim’de aile ve aile bağlarıyla ilgili birçok ayet bulunur. Ek olarak hadislerde de aile konusuna önem verilmiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanım.”
Tüm bunlardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Aile, hayattaki en önemli ve en değerli hazinemizdir.
Ceylin ARSLAN
6/A
