Sayfalar
- Ana Sayfa
- 5. SINIF ETKİNLİK
- 6. SINIF ETKİNLİK
- 7. SINIF ETKİNLİK
- 8. SINIF ETKİNLİK
- SÖZCÜKTE ANLAM
- CÜMLEDE ANLAM
- PARAGRAFTA ANLAM
- YAZIM KURALLARI
- NOKTALAMA İŞARETLERİ
- SÖZ SANATLARI
- DEYİM VE ATASÖZÜ
- KAHOOT! BAĞLANTILARI
- ÇALIŞMA KÂĞITLARI
- ÇALIŞMA KÂĞIDI CEVAP ANAHTARLARI
- E-KİTAP
- TAVSİYE KİTAPLAR
- SUNULAR
- PLANLAR
- ÖĞRENCİ ETKİNLİK PANOSU
- DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ
- GEREKLİ EVRAKLAR / ÖLÇEKLER
- YAZILI KÂĞIDI ÖRNEKLERİ
27 Kasım 2021 Cumartesi
ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
17 Kasım 2021 Çarşamba
YARIN ÇOK GEÇ
Herhangi bir şeyi oluşturmak, ortaya çıkarmak, emek harcamayı gerektirir. Çalışmak diye tanımladığımız bu emek harcama işi insanoğlunun hayatında çok önemli bir yere sahiptir. İhtiyaç duyduğumuz, sahip olmak istediğimiz birçok şeyi ancak çalışarak elde edebiliriz.
Çalışmak,
kimi insanlar için bir yaşam biçimi olurken kimileri için gereksiz eylemler bütünüdür.
Maddi durumu iyi olmayan bir ailenin çocuğu olarak doğmak, ister istemez
çalışmayı hayat biçimi hâline getirmeyi de beraberinde getirmektedir. Lâkin
Allah size yatları, katları, çeşit çeşit gelir kaynakları olan bir ailenin
evladı olma lütfunu bağışlamışsa bu yaşam biçimini tercih etme zorunluluğu yok
gibi görünür. Buna karşın şu da unutulmamalıdır: Bahse konu olan zenginlik de
ebeveynlerin, büyük büyük dede ile ninelerin gayretleriyle, azimli çalışmaları
sonucu vücuda gelmiştir.
O
zaman geçmişten ders çıkarıp geleceğe yön vermek lazım gelir. Bizi geçmişte
harcanan birçok emek mi yüceltmiş yoksa boşa harcanan zaman mı hayatın acımasız
yüzüyle karşı karşıya getirmiş? Bu soruya vereceğimiz cevap, büyük ihtimalle
kendimize ve geleceğimize yapacağımız yatırımın ya da istikbalimizi batırmanın
kaynağını teşkil edecektir.
Millet
olarak inançlarımızı dahi bazen keyfimize göre yorumlayabiliyoruz. Söz gelimi,
Allah’a dua etmekten başka hiçbir şey yapmadan bir başka deyişle suya sabuna
dokunmadan her şeyi elde edebileceğimizi sanıyoruz. Çalışmadan, çaba sarf
etmeden oturduğumuz yerden dağları devirip çölleri aşıyoruz. Ne yazık ki kendi
söylediklerimize kendimiz bile inanmadan başkalarının bunlara inanmasını
bekliyoruz. Bu noktada, gariptir, karşımızdakiler de “Ayinesi iştir kişinin,
lafa bakılmaz.” deme cesaretini gösteremiyor.
Lafla
peynir gemisini yürütemeyeceğimize göre kolları sıvayıp işe koyulmanın vakti
geldi de geçiyor. Dünya Ay’a giderken sonsuza dek yaya kalmak istemiyorsak bize
engel olan ataletten derhal kurtulmalı ve hedefe giden yolda adım atmaya
başlamalıyız. Zira yarın çok geç olabilir.
Aydın
KESKİN
Türkçe Öğretmeni
16 Kasım 2021 Salı
7. SINIF FİİL ÇEKİMİ ETKİNLİĞİ
6 Kasım 2021 Cumartesi
YARARLI TEKNOLOJİ
4 Kasım 2021 Perşembe
İNSAN VE DEĞER
Bir insan çevresindekilere saygı göstermezse o
insanlarla bir arada yaşaması imkânsız hale gelir. Onların duygularına,
düşüncelerine, hayat şekillerine kısacası her şeyine saygı göstermek gerekir.
Saygının olmadığı bir toplumda kargaşa vardır, kin ve nefret vardır. Bu
duyguların hâkim olduğu toplumda da birbirinden kaçan ve karşısındakine sürekli
şüpheyle bakan bireyler ortaya çıkar. Bu insanların ülkü birliği oluşturmuş, sağlıklı
bir toplum olmasını asla bekleyemezsiniz.
Saygı, yanında diğer değerleri de getirir. Çevresine karşı saygılı olan insan her zaman
sevilir, toplum tarafından yüceltilir. Bu insanlar, bir dediği iki edilmeyen
insanlar hâline gelirler. Bir de bu değerden mahrum olanları bir düşünelim:
Onları kim sever, onlara kim değer verir ya da zor zamanlarında onların
yardımına kim koşar? Tabii ki kimse...
Bir söz var, bilirsiniz: Saygı talep edilmez,
hak edilir. Saygı görmek istiyorsanız, sevilmek istiyorsanız, size birilerinin
yardım etmesini istiyorsanız öncelikle sizin bunları çevrenizdekilerden
esirgememeniz gerekir. Aksi hâlde kimseden bunları talep edemezsiniz.
İnsan hâlinden anlamayan bir doktor, dünya
yansa bir kalbur samanı olmayan bir polis, öğrencilerine hep en iyi örnek olmak
için çabalamayan bir öğretmen yahut yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya
çalışmayan bir işçi saygı görebilir mi, insanlar tarafından sevilebilir mi? Bu tip kişilere kim, niçin saygı göstersin ki?
Onların niye sevsin ki? Bu kafadakiler, istedikleri kadar beklenti içinde
olsunlar. İnsanların gönlündeki buz dağının bir parçası olmaktan kurtulamazlar.
Demek ki saygı, sevgi, yardımseverlik vb.
değerlerin meyvelerinin toplanması için öncelikle saygı ve sevgi tohumlarının
gönül toprağına ekilmesi ve bu tohumların bol bol sulanması gerekmektedir. Bu nedenle insanlardan beklediklerimizi, onlardan
görmek istediklerimizi öncelikle bizim onlara vermemiz gerekir. Aksi hâlde boş
bir beklenti içerisinde oluruz ve dolayısıyla bu beklentilerimiz hiçbir zaman
gerçekleşmeyecektir.